Kompozit dolgu, fissür örtücü, bondig, kuafaj maddesi, geçici kuron
materyali içerisine ışık ile aktive olan sertleştirici maddeler ilave
edilmektedir.
İngiltere'de 168 diş hekimi arasında internet
üzerinden yapılan bir ankette diş hekimlerinin bu konuda eğitimlerinin
eksik olduğuna karar verilmiştir. Demekki dünyada yalnız değiliz.
Diş hekimliğinde beyaz dolgu olarak bilinen, estetik amaçlarla
kullanılan kopmpozit dolgular, kesici dişlerde minenin rengini fevkalade uyum içinde taklit
edebilir. Bu dolgu maddeleri tüpler içinde 5-10
gram ağırlığında satılır. Kimisi makro partiküler yapıda kimisi nano
veya hibrid yapıdadır. Diş hekimi kliniğinde çok sık (neredeyse her gün
defalarca) kullanılma potansiyeli olan bir dolgu maddesidir. Estetik
amaç ile ön dişlere kompozit dolgu yapılacağı zaman, çürük temizlenir, kavite hazırlanıp
pulpa vital ise kaide maddesi ile korunduktan sonra kavite kenarları
asitlenir. Bond adı verilen bir madde sürülür ve mavi
renkli bir ışık kaynağı kavite kenarına yaklaştırılır. Bond isimli
sıvı maddenin derhal sertleştiği görülür.
Kompozit dolgu tüpten bir miktar
sıkılarak spatül üzerine alınır ve kavite içerisine yerleştirilir.
Hamur veya çamur kıvamındadır. Kendi haline bırakılırsa sonsuza kadar
hamur kıvamında kalır. Diş hekimi kompozit dolguyu kaviteye
yerleştirdikten sonra spatül ile restore edeceği yüzeyi düzenler, şekil
verir ve mavi renkli ışığı dolgu maddesine yakınlaştırır. Kompozit
dolgu maddesi bu ışığı görünce derhal (polimerize olur) sertleşir.
Bu işlemlerde kullanılan asit %33 konsntrasyonda fosforik asittir. Kullabılan bond, aslında sıvı kompozit dolgudur. Asıl kompozit dolgu ise teratojen (bebeğe zarar veren), mutajen, genotoksik, kanserojen, fibroblastlar üzerine toksik olan, , diş eti hücrelerini intihara sürükleyen , ağızdaki çürük yapıcı bakterileri besleyen, yeni çürük oluşmasına sebep olan, toksik bir maddeler topluluğudur. Etken maddeleri şunlardır:
2,2-bis[4(2-hydroxy-3-methacryloxypropoxy)-phenyl]propane (BisGMA); Ethylene glycol dimethacrylate (EGDMA); Dithylene glycol dimethacrylate (DEGDMA); Triethylene glycol dimethacrylate (TEGDMA); Urethane dimethacrylate (UDMA); Ethoxylated bisphenol A; dimethacrylate (Bis-EMA)
Fotoinitiyatör maddeler sadece resin esaslı monomerlerin değil, bond, fissür örtücü gibi diğer ışıkla reaksiyon başlatan maddelerin de yapısına ilave edilmektedir. Bu madde ışık veren cihazdan uygulanan mavi dalga boyundaki fotonları absorblamaktadır. Absorbladığı enerji sayesinde bu madde disasosiye olur ve serbest oksijen radikalleri ortaya çıkar. Bu olay bir fotolizis'tir. Fevkalade toksik ve kanser yapıcı olan oksijen radikalleri sayesinde kompozit dolgu maddesinin ana yapısını oluşturan monomerlerin çift bağları açılıp tek bağ haline dönüşür. Fazladan açığa çıkan bağlar birbirleri ile kol kola girerek veya el ele tutuşarak polimerlerşir ve uzun zincirler oluşturur. Bu reaksiyon saniyeler içerisinde ortaya çıkar, biz klinikte dolgu sertleşti olarak görürüz. Her bir polimer iplikçik bir eksen üzerinde belirir. Bu eksen mavi ışığın uygulandığı eksendir. Poliemr iplikler ışığa paralel yerleşirler.
Bu olaydaki üstünlük cihazdan gelen ışığın spektral emisyonu ile
fotoinitiyatör maddenin absorbladığı spektrumun tamamen
çakışmasına-örtüşmesine dayanır.
Kompozit dolguların içerisine iki farklı
fotoinitiyatör madde kullanılmaktadır. Tip I fotoinitiyatör: diphenyl
(2,4,6 dimethylbenzoyl) phosphine oxide (TPO) ve Tip 2 fotoinitiyatör
camphorquinone (CQ) (C10H14O2).
TPO maddesi %78 CQ maddesi ise % 65 oranında
konversiyon reaksiyonuna girer. TPO maddesi BisGMA polimerizasynunda
daha etkilidir. Daha fazlası reaksiyona girdiği için toksik bakiyesi
daha azdır. Işınlama süresinden daha az etkilenmektedir.
CQ maddesi 400–500nm (ortalama 470nm) dalga
boyundaki ışığı absorblar. Moleküle yaklaşık ≈55–65 kcal/mol enerji
transfer edilmiş olur. Bu enerji çift bağların açılmasına yetmezdiği
için moleküle amin ilave edilmiştir. Böylece süperoksit radikali yerine
daha toksik olan amino alkil radikalleri oluşmaktadır.
TPO maddesi 230–430nm (ortalama 385nm dalga boyunu
absorblar. Mol başına ≈68–75 kcal/mol enerji transfer edilir. Bu miktar
enerji çift bağları koparıp reaksiyonu başlatmaya yeterlidir.
Maalesef her firma birden fazla ve farklı foto kimyasal özelliklere
sahip olan fotoinitiyatör kullanabilmektedir. Üstelik bunu
prospektüsünde belirtmeye gerek duymamaktadır. Bu maddelerden bir
tanesinin absorbladığı dalga boyu diğerinden farklı olabilmekte, bazı
fotoinitiyatör maddeler polimerize olmadan toksik olarak dolgu
gövdesinde kalabilmektedir.
Fotoinitiyatörlerde başka bir problem, yapısında bulunan alfa-diketon grubunun muayene odasının floresan ışığından veya reflektörün ışığından tetiklenerek reaksiyonu başlatabilmesidir. Hastanın dişine dolgunun yerleştirildiği sırada reflektörden gelen ve ağızı aydınlatan beyaz ışık, dolguyu erken sertleştirebilir.
Bu teorik bilgilerden pratik sonuçlar çıkarmamız
gerekir. Diş hekimliğinde ışıkla sertleşen bütün ilaç, dolgu, pat ve
kimyasal maddeler fotoinitiyatör içerdiğine göre, ve bütün
fotoinitiyatörler toksik ara madde üretip, toksik madde bakiyesi
bırakma potansiyeline sahip olduğuna göre, :
1- Işıkla sertleşen hiçbir maddeyi (prospektüsünde tersine ifade
bulunsa bile) vital pulpaya sürmeyiniz
2- Işıkla sertleşen maddeyi prospektüsünde yazan süreden daha uzun süre
boyunca mavi ışığa bırakmakta fayda vardır.
3- Polimerizasyon eksenini sabit bir yönde oluşturmak ve her polimer
molekülünün birbirine paralel oluşmasını sağlamak amacı ile mavi ışığı
kuvvetin geldiği yönden dolguya doğru uygulamak ve uygulamaya
başladıktan sonra ışığın yönünü değiştirmemek gerekir.
4- Şiddeti giderek artan mavi ışık kaynaklarından satın almak yerine
mevcut mavi ışık lambasını uzaktan yakmaya başlayıp ilerleyen
saniyelerde dişe yaklaştırmak yeterlidir.
5- Bütün kompozit dolgular kanserojen monomerlerden imal edilir. Bunu hep hatırlamak gerekir. Amalgam dolguda böyle bir tehlike yoktur.
6- Işınlama sırasında kullanılan turuncu gözlüğe gerek yoktur. Onun yerine işportacıdan satın alınacak ucuz basit bir renkli cam içeren güneş gözlüğü yeterlidir.